Astrolojide Ön Yargıyla Yaklaşılan Konumlar: Bir Örnek Olarak Ay Akrep

ASTROLOJİDE ÖN YARGIYLA YAKLAŞILAN KONUMLAR:

 BİR ÖRNEK OLARAK AY AKREP 

Gökyüzündeki hareketlerin yeryüzündeki olaylara ve durumlara etki ettiği ön kabulünden yola çıkan astroloji, kişiliğin bütünlüğü ve dönüşümü için kullandığımız bir rehberdir. Burada gezegenler fiziki etkilerin vericileri olarak değil, insan fonksiyonlarının bir simgesi olarak görülür. Her insanın belirli bir zaman ve yerde Evren’in bir ihtiyacına yanıt olarak doğduğu söylenir ki bu ihtiyaç, kişinin kendine özgü yolunu gösteren doğum haritası aracılığıyla anlaşılır. İlk sorulması gereken ne olacağı değil, olanın anlamının ne olduğudur. Çünkü o olaya sebep olan şeylerden biri de psikolojik süreçlerimizdir. Burada karşımıza bazı sorular çıkar. Dışsal olayları yaratan şey içsel dinamiklerimizle bağlantıdaysa, bu içsel dinamikleri değiştirerek dışsal olayları değiştirebilir miyiz? İç çatışmalarımız hakkında bilgi sahibi olursak, belirli meydan okumaları fırsatlara çevirebilir miyiz? Grafiğimiz ruhumuzun sanal bir planıysa, onun sayesinde evrimimiz için en iyi olan seçeneği anlayabilir miyiz? İnkar ettiğimiz parçalarımızla yüzleşirsek, atacağımız bir sonraki adımı daha iyi planlayabilir miyiz?

Benim perspektifimde her bir sorunun cevabı “evet” olduğu için, astrolojiyi katı bir kaderci anlayıştan yola çıkarak yorumlayanların karşısında konumlanıyorum. Çünkü doğum haritasını sadece dışsal güçlerin bir ürünü olarak görmüyorum ve bütünlüğe ulaşmak gibi doğal bir eğilimi olduğunu savunuyorum. Haritayı psişenin kendini gerçekleştirme sürecinde yardımcı bir araç gibi algıladığım için onun hareketli ve dinamik bir yapısı olduğunu düşünüyorum. Ancak burada kişinin belirli bir “hamurla” doğduğunu da inkâr etmiyorum, yalnızca bu “hamuru” yoğurabilme kabiliyetimizden bahsediyorum. Dolayısıyla Mars-Satürn karesinin “kesin” açıklaması budur anlayışından, Mars-Satürn karesinin “bu haritada” ve “şu anda” açıklaması budur anlayışına yükselmemiz gerektiğini düşünüyorum. İnsanların evrime tabii olduklarını idrak ettiğimizde, o pozisyonun zaman içinde farklı şeyleri temsil edebileceğini görebiliriz. Bu da demek olur ki astrolojiye sabit bir belirleyici olarak değil, değişim yaratabilme kapasitemizi ifşa eden bir anahtar olarak bakarız.

Kendi haritamdan örnek verecek olursam:

Ay pek de sevilmeyen Khambalia sabit yıldızı üzerinde, düşüşte kabul edildiği Akrep burcunda ve üstelik çürüyen faz olarak adlandırılan Balsamik fazda. Kısaca ön yargı ile yaklaşılabilecek tüm koşulları sağlar durumda.

Öncelikle Ay’ın bir haritada neyi temsil ettiğini söyleyelim. Genelde annemizi, geçmişimizi, bilinçaltımızı, alışkanlıklarımızı, otonom davranışlarımızı, konfor alanımızı, duygusal süreçlerimizi, içgüdüsel yönelimlerimizi ve beslendiğimiz yerleri gösterir. Ay Akrep burcunda duyguları “risk ve tabu” ile ilişkilendirdiği için duyguları sıklıkla bastırma eğilimindedir. Duyguların potansiyel olarak yıkıcı olacağına inanan kişi, kendisini ele geçirmemesi için bir şeyin iç yüzünü bilmek isteyecektir. Bir şeyin iç yüzünü bilmek, kişiye kontrol ve istikrar vereceğinden; duygusal açıdan rahat hissetmesinin tek yolu görünenin altındaki gerçeği idrak etmesidir. Yasak ve örtülü olanı keşfetme ve gizli sırlara nüfuz etme ihtiyacı onun anneyle kurduğu “esrarengiz” ilişkiden kaynaklanır. Kişi çocukluğunda anneyle ilgili bir “gizem” hissetmiş olabilir ki bu gizemin sebep olduğu ilk izlenim dünyanın “şüpheli” bir yer olduğu fikridir. Şüphe duyan kişi herhangi bir olay karşısında refleks olarak tehlikede hissedeceği için güç savaşlarına girecek ve kontrol etmeye çalışacaktır. Bu “tetikte olma” durumu hayatta bazı “krizlere” yol açar ki Ay aynı zamanda konfor alanımız ile ilgili olduğundan, krizlerden beslenme gibi bir durumu da tetikleyebilir.

İlk elde oldukça iç karartıcı olan bu tabloya bir de şuradan bakalım. Güven duymayan kişi, güvende hissedebilmek için, kendi derinliklerini arıtıp dönüştürmeye çalışabilir. Ruhsal olarak dayanıklı hale gelip; krizlerle baş etmeyi, hedefe yönelmeyi ve irade geliştirmeyi öğrenebilir. Akrep’in en büyük gücü ölümleri ve sonları kabullenebilmesidir çünkü; onları geçmişinde “pek çok kez” deneyimlemiştir. Bütün yitirilmişliklere rağmen yeni bir döngünün başlayacağına inanırsa, enerjisini kararlı bir şekilde kullanabilir. Gücünün farkındalığıyla durumu iyi analiz edip, krizleri dönüşüm fırsatına çevirebilir. Neler olup bittiğini anlama dürtüsüyle, bir konuyu derinlemesine idrak edebilir ki bu da onu doğal bir psikoterapist, araştırmacı ve dedektif yapar. Ancak yine de bu, Ay’ı Akrep’te olan herkesin potansiyelini bu şekilde kullanacağı anlamına gelmez. Kimi tutkularına yenik düşecek ve paranoya gibi kıskaçlara yakalanacaktır. Kimiyse içindeki çöpü ve tozu arıtarak, deri değiştirecektir. Kimi de ikisini aynı anda deneyimleyecektir.

Aynı mantık Ay fazı için de geçerlidir. Balsamik faz Yeni Ay'dan önceki üç günlük bir süreyi kapsar. Yeni Ay nasıl başlayan dönemse, Balsamik kapanan dönemdir. Artık çürüyen ay gibi olduğundan, enerjisi ve koruması düşüktür. Bu sebeple Ay’ı balsamik olan insanların, kendilerine biraz daha dikkat etmeleri gerekecektir. Bunun yanında tüm balsamikler, geleceğin trendlerini içgüdüsel olarak bilir ve öngörü potansiyeli yüksek insanlardır. Bırakmak istediklerini kolayca bırakabildikleri için, eski kalıpları temizlemede oldukça iyilerdir. Kendilerinden vazgeçerek kurban olma eğilimi gösterebilecekleri gibi spritüal metotlar kullanarak evrensel bir idealin peşine de düşebilirler. Kas gücü gerektiren işleri yapacak enerjileri her zaman olmasa bile, zihinsel enerjilerini kullanarak yükselebilirler. Gördükleri rüyalar, okudukları şiirler ve dinledikleri şarkılar aracılığıyla; içsel bir biliş elde edebilirler. Melankoliye ve bağımlılıklara açık olabilecekleri gibi, masalcılığı ve şifacılığı da seçebilirler. Burada dinamik, yine kişinin kendisi tarafından belirlenecektir.

Biz, harita sahibinin Ay’ını Akrep’te ve Balsamik fazda gördüğümüzde, önyargılı yaklaşıp ezbere ve tekdüze bir yorum yaparsak, kişinin sahip olduğu muazzam potansiyele ket vurmuş oluruz. Zira kişi hem maddi hem manevi yönden büyük bir dönüşüm gücüne sahiptir çünkü; ruh ne kadar dibe indiyse o kadar yükseğe sıçrar. Bu yüzden ilerleme şansı Ay’ın yücelimde kabul edildiği pozisyonlara göre daha fazladır. Dolayısıyla kişinin sahip olduğu “hamuru” yorumlayıp geçmek yerine, o “hamuru” nasıl yoğurabileceğinden bahsedersek, kişide yeni bir pencere açmış oluruz. Ancak kişinin “hamurunun cinsini” de göz ardı etmemeliyiz. Bu cinsi belirleyen genelde Ay’ın hangi evde ve hangi gezegenlerle bağlantılı olduğudur. Örneğin benim Ay’ım 9.evde ve Jüpiter ile kavuşumda olduğu için Yay temalarına yani eğitime, farklı din, kültür ve felsefelere özel bir ilgi duyuyorum. Bu konularda derinleşmek ve kendimi geliştirmek istiyorum. Aynı zamanda yüksek öğrenime de meraklıyım ve vizyonumu bu yolla genişletiyorum. 9. ev uzak yolculukları çektiği için gitme içgüdüsüyle doğmuşum ki bir Yay stelyumlu olarak sık sık yurt dışına gidip geliyorum.

Ay Akrep’i deneyimleyeceğim alan 9.ev ise; krizi, tehlikeyi, dönüşümü ve derinleşmeyi deneyimleyeceğim alan da 9.ev. Yani gizli inanç sistemlerini araştırmam, okült bir felsefi grubun içine girmem ve altıncı his veya kahinlik gibi eğilimlerimin farkına varmam mümkün. Bunun yanında dünya görüşümde tehlikeli dalgalanmalar yaşamam, farklı bakış açılarına ayak uydurmaya çalışırken istismarı deneyimlemem ve manipülatör öğretmenlerin etkisi altında kalmam da mümkün. Peki ben hangi "mümkünü" çalıştıracağım? İşte astroloğun görevi bu “mümkünler” içinde, kişinin o andaki hayat planına hizmet eden "mümkünü (veya mümkünleri)" keşfetmek. Sanıldığı gibi kişiye “mümkün atamak" değil. Geçmiş yerine, geleceğe odaklanarak, yeni bir yol haritası çizmek. Zira bu Ay Akrep para ve öz değer evi olarak bilinen 2.evde de olabilirdi. Eğer 2.evde olsaydı bu sefer kişi, Boğa temalarına ilgi duyacak ve maddi bir şeyler üretmek isteyecekti. Somut değerlerden yoksun kaldığı zaman, kendini güvende hissedemeyecekti. Sahip olduklarına duygusal olarak çok bağlı olacağından, iyi bir finans analizi yapması gerekecekti. Bunu yaparken ailedeki kadınlardan destek alabileceği gibi onlara destek de verebilirdi. Bunun yanında Ay Akrep 2.ev, duygusal gitgellerden kurtulmak için çok para harcayan birini de temsil edebilirdi ve bu yüzden iflas ve borç olarak da yorumlanabilirdi. Oysa bu kısıtlayıcı bir yorum, Ay Akrep 2.evin diğer potansiyellerini görmemizi engeller ve bizi en kötü olasılığa hapsederdi. Burada anlatmaya çalıştığım dört şey var:

  1. Kişi belli bir yapı (arketip) ile doğmuş olsa da bu yapı üzerinde söz sahibidir. Belki onu değiştiremez ama üzerinde çalışarak, daha farklı bir şekilde kullanabilir.
  2. Doğum haritası tek bir şey vaat etmez, yalnızca potansiyelleri gösterir. Astrolog bu potansiyeller içinde, kişiye hizmet eden yolları görebilmelidir. Bu yollar, o andaki duruma ve koşula göre değişkenlik gösterebilir.
  3. Zararda veya düşüşte olan bir gezegen veya zor kabul edilen bir açı kalıbı aslında evrimimize hizmet ediyordur. İyi değerlendirilirse, maddi veya manevi bir sıçrayışa yol açabilir.
  4. “Kötü” görünen “iyiye”, “iyi” görünen “kötüye” dönüşebilir. Her şey onu nasıl algıladığımız ve kullandığımızla ilgilidir.

Ancak belki tekrar etmekte fayda var. Tüm bu sistem kişinin “hamurunu değiştirmek” değil, hamurunu yoğurarak “hayatındaki dinamikleri değiştirmek” üzerine kuruludur. Eğer benim Ay’ım Akrep’teyse, siz beni zorla Ay Boğa veya Ay Yengeç yapamazsınız. Çekildiğim ve beslendiğim  şeyleri, bir Ay Boğa'nın çekildiği ve beslendiği şeylere dönüştüremezsiniz. Bilinçaltımı, alışkanlıklarımı, otonom davranışlarımı, konfor alanımı ve duygusal süreçlerimi bir Ay Yengeç'inkine eviremezsiniz. Ben Khambalia sabit yıldızı üzerinde Akrep’te Ay’ı olan biriyim. Kuytu köşeleri, karanlık ritimleri, fantastik korku filmlerini, siyah rengini, mağaraları ve ormanları severim. Gizli ilimlere, örgütlere, kriminolojiye ve majikal pratiklere ilgi duyarım. Bütün bunlar beni tanımlayan şeylerdir ve birilerinin bunlara müdahale etmesi, varoluşuma müdahale etmesi demek olur ki, o da yapılmaması gereken bir şeydir. Bir Ay Akrep olarak tabii ki içsel krizler yaşayıp, sert ruhsal deneyimlerden geçeceğim. Fakat bunu burada bırakmayıp başka bir aşamaya geçersem, Akrep’in irade ve güç gibi gibi farklı yönlerini de keşfedeceğim. O arketipi nasıl çalıştırdığım, deneyimlerim üzerinde etkili olacak ve hayatıma bir ivme kazandıracak. Kişi hamurunun "ne olduğuyla" çok fazla vakit kaybetmemeli. Daha ziyade bu hamuru “nasıl kullanacağına (veya şekillendireceğine)" ve “hangi amaç doğrultusunda çalıştıracağına” odaklanmalı. Yani elindeki malzemeyle ne tür yemekler yapıp sunabilir, bunu keşfetmeli. 

O halde Ay Akrep'in açıklaması budur anlayışından, Ay Akrep'in  “bu haritada” ve “şu anda” açıklaması budur anlayışına yükseliyoruz. Bir arketipin doğal yapısını kabul etsek de ("hamur değişmez") o arketipi farklı şekillerde çalıştırmayı öğrenirsek, hayatımızdaki içsel ve dışsal dinamikleri değiştirebileceğimizi ("hamur yoğrulur") biliyoruz. Geleceği tek bir "mümkün" üzerinden değil, "mümkünler" üzerinden okuyup, bize hizmet eden yolları keşfediyoruz. Aşağıdaki yukarıdaki gibiyse, direksiyonu çevirme yetisine sahip olduğumuzu fark ediyoruz. 

Sevgiyle,

Kali Hena

 


10 min read
Share this post