Psikolojik bir dil ve tanı aracı olarak astroloji, kişiliğin bütünlüğü ve dönüşümü için bir rehberdir. Gezegenler fiziki etkilerin vericileri olarak değil, insan fonksiyonlarının simgesi olarak da görülmelidir. Her doğum haritası benzersizdir; her unsur organik bir bütünün parçasıdır. Burada olaylar şanslı veya şanssız etkileri olan izole durumlar değildir. Gelişimsel döngülerin evrimsel aşamaya uygun tezahürleridir. İnsan ruhunun derinliklerini araştırmada astrolojinin büyük bir potansiyel olduğunu fark eden İsviçreli psikanalist Carl Jung, burçları ve gezegenleri kolektif bilinçdışının arketipsel sembolleri olarak kabul etmiştir.
Bir arketip hem sübjektif hem objektiftir, zihni olduğu kadar maddeyi de şekillendirir. Doğum haritasındaki görevleri içsel süreçler ile bu süreçleri yansıtan dışsal olaylar arasında köprü kurmaktır. Anlık öznel durumlarla aynı anda ortaya çıkan dışsal olayların anlamlı paralelliği eşzamanlılık olarak adlandırılır. Dolayısıyla doğacak bir insanın psikolojik yapısı, gezegenlerin o andaki pozisyonlarıyla paralel olacaktır. İnsan pişesi evrensel bilinci yansıtır; hem de onun içine gömülüdür. Psişe dengede duran karşıt güçlerin dinamik bir birleşimidir. Doğum haritası da tıpkı psişe gibidir. Yalnızca dış güçlerin bir ürünü değildir. Bütünlüğe ulaşmak gibi doğal bir eğilimi vardır.
O halde astroloji psişenin kendini gerçekleştirme sürecine yardımcı bir araç olarak görülebilir.
Copyright © 2022 Tüm hakları saklıdır. Webartuar